Çoklu Kişilik Bozukluğu

0
210

Dissosiyatif kimlik bozukluğu, diğer adıyla çoklu kişilik bozukluğu olup; kimliğin, algının, bilincin, davranışların ve duyguların bölünmesi olarak tanımlanabilir. Dissosiyasyon, kelime anlamı olarak bölünme, çözülme, parçalanma, ayrılma, kopma gibi sözcüklerle karşımıza çıkmaktadır.

Rahatsızlığa sahip kişi, bilincinde birden fazla kimliğin izlerini taşır ve bu karakterler arasında geçişler yaşanırken bu durum, bireyin kendi içinde oldukça ciddi bir çatışmaya sebep olur. Kişinin içinde var olan bu karakterler “alter” olarak adlandırılmaktadır. Çoğunlukla bir alter, diğerlerinin varlığı hakkında bilgi sahibidir fakat diğerlerinin her anısına ve bilgisine tam olarak hakim değildir.

Psikolojik bir rahatsızlık olan çoklu kişilik bozukluğu, çocuğun henüz kendisini iyi ifade edemeyeceği erken dönemlerde yaşamış olduğu travmatik bir olay veya ruhsal bir sarsıntı sonucu alterlerin ortaya çıkmasıyla görülür.  Yaşanan travma, başa çıkma mekanizmasından büyük olduğunda, çoklu kişilikler oluşturmak baş etmek için geliştirilen bir yol olarak görülebilir.  Her yaştan bireyde görülebilmesi mümkündür fakat genelde 10 yaşlarında ortaya çıkar ve gün geçtikçe ilerlemeye, daha karmaşık bir hal almaya devam eder. Nüfusun ortalama %2’sinde görülmektedir.   Karakter sayısı 2 ile onlarca arasında değişebilmektedir. Her karakterin birbirinden farklı ve kendine özgü davranışları, birer isimleri, duyguları, yaşları, cinsiyetleri, anıları, el yazıları, ses tonları, kültürel geçmişleri, kişilik özellikleri, kimlikleri hatta fiziksel semptomları (göz bozukluğu, tansiyon, topallama vs.) vardır. Kimliklerin hiçbirini ana karakter olarak adlandıramayız fakat genelde diğer kimliklerden daha baskın olan bir veya iki karakter vardır ve kişinin hayatında çoğu zaman bu baskın karakterler aktiftir. Diğer insanlarla iletişim kurarken de çoğunlukla ev sahibi karakter olarak adlandırılabilen baskın kimlik ortaya çıkar. Bunun dışındaki alterler belli başlı durumlarda kendini gösterir ve aralarında çok kısa süreli bir şekilde hızlıca geçişler meydana gelebilmektedir.  Dissosiyatif kimlik bozukluğuna sahip biri ile iletişim kurarken, karşınızda birden fazla kişi varmış izlenimine kapılmak oldukça normaldir. Kimliklerden birinin bahsettiği duygu ve düşünceler, bir diğer kimlik ortaya çıktığında onun duygu, düşünce ve davranışlarıyla yer değiştirir ve bu karşı taraf için tutarsızlık ve yalan olarak algılanabildiğinden çoklu kişiliği olan bireylerin sosyal ilişkileri genelde bu sebeplerden dolayı hasar görmektedir. Hastalar parçalanmış ve bütünleştirilemeyen bilince sahip oldukları için ellerinde sadece o anda yaşadıkları vardır. O andan öncesinde benimsediği karakterin yaptıklarından ve söylediklerinden sorumlu olamazlar.   Bu rahatsızlığı deneyimleyen kimseler, vücutlarında birden fazla kimlik barındırdığı için geçişlerin yaşanması sebebiyle hafızalarında kısa süreli boşluklara sahip olabilirler.

Tanışılan bazı kişiler, yaşanan bazı olaylar, öğrenilmiş yetenekler ve kişisel bilgiler daha sonrasında hatırlanmayabilir. Anlık hafıza kayıpları, depersonalizasyon ve derealizasyon gibi semptomlar sıklıkla görülür. Örneğin yolda yürüyerek bir yere giden kişi, alterler arasında ani bir geçiş yaşandığında bir anda kendini nereye gittiğine dair hiçbir fikri olmayarak, hiç tanımadığı bir yerde bulabilir. Görsel veya işitsel halisülasyonlar da bu rahatsızlığın semptomlarından bazılarıdır. Bunun dışında, parçalanmış kimliklerini tek bir karakterde birleştiremeyen ve sürekli başka biri tarafından kontrol edildiğine dair düşünceler geliştiren kişinin, kendine zarar verme veya saldırganlık gibi davranışlar sergilemesi muhtemeldir. Genel olarak kronik bir mutsuzluk, depresyon hali hakimdir ve ilaçlara yanıt verme oranı da oldukça düşüktür.   Tedavi yöntemlerinden bahsedecek olursak, bu rahatsızlığa iyi geldiği kanıtlanmış herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Psikoterapi, iyileşebilme yolunda en çok ilerleme kat edilebilecek yöntemdir ve bu yöntemle tam olarak düzelebilme ihtimalinden söz edilebilmektedir. Buna ek olarak, direkt çoklu kişilik bozukluğuna yönelik olmasa da onun getirdiği semptomların hafifletilmesi için serotonerjik anti-depresanlar, sakinleştiriciler ve anksiyeteyi kontrol altına almaya yardımcı ilaçlar kullanılabilmektedir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.